22 Şubat 2011 Salı

Ankara'da balık - Fevzi Hoca

Hani sormuşlar ya Yahya Kemal'e;
-Ankara'nın en çok neyini seviyorsunuz? diye.
Yahya Kemal de;
-İstanbul'a dönüşünü. demiş.
Ben Yahya Kemal ile aynı fikirde değilim bir İstanbul'lu olarak.
İşim sebebiyle Ankara'ya gittiğim oluyor ve bu her gidiş bana Ankara'da yeni yeni lezzetli yerler tanıma, lezzetli yemekler tatma ve bunları sizinle paylaşma fırsatı sunuyor.
Ocak ayında (kayıtlara tam olarak geçmesi için not : Ocak 2011) Ankara'daydım. Toplantıların arasındaki bir toplantıyı hem yemek hem de iş konuşmak için belirlediğimizde yemek yeri konusunu Ünal abi'ye havale ettik.
Biz İstanbul'luların (aslında İstanbul'lu demek doğru olmadı, İstanbul'da yaşayanların) mevsimi geldiğinde sofralarımızdan eksik etmediği balığı tavsiye etti Ünal abi.
Orman bakanlığının içinde bulunan Fevzi Hoca, bilinen balık restaurantlarından biri.
Öğle saatlerinde kalabalık olduğunu söyleyebilirim.
Lezzetli yer kısmı için bu kadar bilgiden sonra asıl olan lezzetli yemekleri sizinle paylaşayım.
Başlangıç olarak masamıza kuymak (mıhlama'nın yakın akrabası olur kendisi) ve salata,
Sonra balıklı omlet ve mısır ekmeği,
Devamında balık olarak benim o günkü tercihim olan hamsi tava,
ve tatlı bir kapanış olarak da laz böreği ve baklava geldi.
Yolunuz Ankara'ya düşer de balık yemek isterseniz, bu lezzetli yeri muhakkak ziyaret edin.

Biftek, biftek bu sefer Numnum'da biftek

İnsanların etobur da olmasından mıdır yoksa benim eti ayrıca bir sevmemden midir nedir(sanırım ikincisi, ilkinin günahı yok elbette) ne zaman bir restauranta gitsem ve menüsünde biftek varsa kendimi sipariş etmekten alıkoyamıyorum.
Biftek tabir-i İngilizce Steak her zaman servis tabağının ana lezzeti olsa da her şef bifteği ayrı bir şekilde garnitürler ile süslüyor.
Meydan'daki Numnum'ın şefinin de bifteği süsleme konusunda başarılı olduğunu söylememek elde değil.
Servis edilen bifteğin üzerinde sıcağıyla erimeye başlamış tereyağı, yanında sotelenmiş kabak ve havuç parçaları, ızgarada kızartılmış soğan ve közde pişirilmişten sonra üzerinde peynir eritilmiş patates ile bu tablo gibi lezzetli yemek tamamlanıyor.
Buyrun afiyet olsun,

21 Şubat 2011 Pazartesi

Yaşar Pastanesi - hem de bu kış gününde

Yol hikayesi gibi oldu bu seri lezzetli yerler yazıları ama bu sefer Gaziantep'ten Adana'ya giderken havanında sıcak olmasının etkisiyle direksiyonumuz Kahramanmaraş'a kırmamızdan ve Yaşar Pastanesi'ndeki molamızdan kısaca bahsedeceğim.
Yaşar Pastanesi nam-ı diğer MADO'da yarım saatlik bir mola verdik.
Şimdi bu kış günlerinde dondurmadan bahsetmek sizi havanın soğukluğuna bakmadan dondurma yeme isteği uyandırabilir ama olsun.
Sütün saleple hemhal olup dövme ustalığı ile soğutularak sakız gibi esnek bir dondurma haline geliyor Yaşar Pastanesi'nin dondurması.
Kaşıkla değil bıçakla kesilerek yenmesi de bu dondurmanın alamet-i farikası elbette.
Buyrun size meşhur üzerini Antep Fıstığı'nın süslediği Maraş Dondurması;

Diyarbakır'dan çıktım yola, Birecik'te verdim mola,

Şehr-i İstanbul dışında bulunduğum bir başka günde ki bu gün Diyarbakır'dan Gaziantep'e seyir eyledeğimiz gündü.
Yolculuğumuz esnasında iş arkadaşım Recep ile muhabbetimiz doyum olmaz bir tatta devam ederken karnımızın acıktığını farkettik.
Gaziantep'e de daha yolumuz vardı.
Şoförümüzün tavsiyesi ile Birecik'te mola vermeye karar verdik.
Esnaf lokantası aslında esnaf kebapçısı demek lazım bu lezzetli yere.
Mekanın içi gayet sade döşenmiş, masalar, sandalyeler ise tam klasik.
Şoförümüz bizim yerimize lezzetleri sipariş etti.
İşte buyrun o gün yediğimiz lezzetli kebap;

Bakmayın öyle yanmış gibi göründüğüne, tadı hala damağımda,
Ayrıca masada bu lezzetli yemeğe eşlik kasede ayran ve şalgam suyuna da dikkatinizi çekerim.